5 Haziran 2016 Pazar

Ustasından ev yapımı salça tarifi😜😜

Yazının içeriği biraz garip gelebilir. Burda şairin anlatmak istediği "harika salçayı siz de yapabilirsiniz"değil. Ama "yapılması gereksiz, sakın yapmayın" da değil. 

Şairin durumu yemek programlarına, yemek videolarına bir isyan aslında. 
Hayallerde yani programlarda Herşey kolay,basit,çarpıcı ama hayatlar noktasında bir sürü sorun, eksik alet edavat. 

Ne kadar zor olabilir dediğiniz şey sündükçe sünebilir, bitmeyen bir çaresizlik olabilir. 

Herneyse geçer diyelim tarife dönelim. 

2 torba domates ( markette kasada tartılınca, fişi de atınca😏. Hedefim 5 kilo domatesti)
Tuz
Zeytinyağı
Tel süzgeç ( bunu malzeme listesinde vermiyorlar, vermeliler ama)
Birkaç kavaonoz (bunu da vermiyorlar )
Hiç kullanılmamış kapak (bunu da)

Domatesler güzelce yıkanır ( bu giriş çok tatlış, hep böyle başlar hikayeler sanki) 
Altlarına bir bıçakla bir artı işareti yani bir kesik yapılır.
Kaynayan suya atılır, azıcık bekletilir. Anlatanlar 10 sn demiş ama ben daha fazla tuttum bir sorun olmadı. Malum 2 domatesten fazlasıyla işim olmamış bugüne kadar, yetişemiyorum)
Bir delikli süzgeçle buzlu suya alınır. İki leğene sığdılar. Bu işlem sadece kabukları soymak içindi. Sahiden de çok çabuk soyuluyor. 
Soyduğumuz domatesleri büyüklüğüne göre 4 ya da 6 parçaya bölüp  tencereye alıyoruz. Düdüklü tencereye hemen hemen tepeleme sığıyor. 
Yarım saat kadar pişiriyoruz. Amaç domatesler ezilerek süzgeçten geçecek kıvama gelsin. 
Ama işte ilk önemli sorun karşımda. Küçücük plastik bir süzgecim var ve katiyen domatesi buradan geçiremiyorum. 
Haydi başladık mı başka tarif, başka yöntem aramaya! O zaman da birbiriyle alakası olmayan birsürü tarif gelmesin mi. Ne yapacağımı şaşırarak video dünyasında kayboldum mu. 
Sonunda el blendırı ile tüm domates tanelerini parçaladım. İzlediğim videoların hiçbirinde çekirdekli yapılırsa başımıza ne haller geleceği söylenmiyor, ben de bunu sorun etmemem gerektiğine karar verdim. Domates bu, doğası gereği çekirdekli ne zararı olabilir (bilen varsa yazarsa mutlu olurum) 
Süzgeçten sonra 1saat dibi tutmasın diye altı düz bir tahta kaşıkla arada karıştırarak kaynatılır. Ben 3 saat kaynattım. Ancak suyunu çekti. Tabi araştırmalarımda gördüm ki önceden suyunu tülbent gibi keselerde süzdürenler varmış. Muhtemel süreyi kısaltırdı bu ama ben bu yolu denememiş oldum. Belki bir daha cesaret edersem kendime not olsun. 


Kaşıktan akmayan, ters tutunca bile düşmeyen bir kıvama ulaştım. Asıl zor kısım burada başlıyor. Benim tarifimde kavanoza koyun, hava kabarcıkları kalmasın , 20 dk pastörize edin diyordu. Bu kısmı maalesef tam çözemedim çünkü yine kimse böyle birşey yapmamıştı. Araştırmak da araştırmamak kadar dikkat dağıtıcıydı. En sonunda kışlık domates saklar gibi kavanoz ve kapağını kaynatıp salçayı koydum. Artık başka birinin tarifinde ilerliyordum. Hava kabarcığı erken bozulmaya sebep oluyor diye kenarlarından kabarcıkları aldım. Bu işlemi buradan izleyebilirsiniz https://youtu.be/gKHcz2vdhhk (Refika çok tatlı biri değil mi sizce de ) Üzerine zeytin yağı ekleyip sıfırladım. Kapağı kapatıp ters çevirip geç soğuması için beze sarıp bıraktım. 
Biraz daha salça kaldı, onu da küçük kavanoza yapayım dedim ama tam doldurmadı. Yarım kaldı, üzerini kapatacak kadar zeytinyağı döktüm. Yarım kavanozlardan bahsetmiyor kimse. Herkes tam kavanozluk yapmıyor herhalde ama bu konuyu kimse konuşmak istememiş. Ne garip.
Bu durumda büyük kavanozu kışlık yapmış oldum, küçüğü şimdi kullanacağım. 
O kaaddaarrr emek var yani ziyan olmasın, ağlamaklıyım. 
 
İşin özeti ; Salça yapmak 3 dakikalık bir videoda anlatıldığı kadar kolay değil. Zor olduğunu bilin, olmama ihtimalini cepte tutun. Ne yaparsanız yapın kendi yaptığınız salçayı yemenin keyfini de birşeyde bulamazsınız bu yüzden de deneyin. Bu işin birebir uyguladığınız bir kolay yolu varsa da duymak isterim. 


Sevgiler

Yazdıkça yazası geliyordu, bazen öyle olurdu

Bir tuhaf, garip geceydi. Her gece hala defalarca kalkan 1,5 yaşındaki bebe kalkmamıştı. Ama neylesin ki top patlasa gece uyanmayan anne kurulmuş saat gibi kendiliğinden kalkıvermişti. Hastaydı ve uyumak istiyordu yani gayet can sıkıcı bir durumdu. Fikirler üşüşmüştü bir de, sıra sıra diziliyordu kelimeler beyninde. Ah neden bu cümleler gündüz kurulmazdı da şimdi böyle havalı, afili, cüretkar gelirdi? Zaten uyandığı sırada rüyasında da fikirlere dair bir liste yapıyordu. Farketmişti, yıllardır hazırladığı , bir türlü canlıya geçiremediği listeleri vardı. Telefonu suya düştüğü için yılların listeleri, diyet günlüğü falan kaybolmuştu. Fotoğraflar da gitmişti, morali bozuktu.  
Düşündüğü şey neden neden bu listeler yapılıyor, yazılar hazırlanıyor yarım kalıp yayınlanmıyordu. 

Suçluyu buldu; "kusursuzluk" diye insanlığa ait olmayan bir kelime vardı. Kahretsindi. Hata yapamazdı, kusursuz yazmazsa eleştirilirdi, sanki milyonlarca okuyucusu vardı da. Olmazdı, kendine mahçup olurdu. Annesi öyle öğretmişti. Mutfağı kaldırsan da ocağı silmezsen, yaptığın iş çöptü. 
Öğrenciliğinde eve çıktı. Tüm komşularından daha sık ve daha beyaz çamaşırlar asılıyordu. Evi temizlemekten yemek yapmaya, derse ya da 3-5-8 e vakit kalmıyordu. Dersler de iyi olmalıydı , böyle öğrenci evi olmaz diyerek devlet yurduna çıkarak rahat etmişti. Sorumluluğu yatağından ve minik dolabından ibaretti. 
İş hayatına atıldı. Kusursuz işi buldu ve bırakmadı. Orada herşey ama herşey kusursuz, mükemmel, eksiksiz, lanet olsun son derece eşsiz olmalıydı. Olmalıydı ki kimse açık bulamasındı. Mazallah bulunursa herşey ve herkes bitebilirdi. Saçları ağardı endişeden. O zamanlarda endişeden uyuyamazdı. 
Şimdi bir ilki yaptı. Yazısının kusurlarını, imlasını, içeriğini dert etmeden iki kelam anlattı. 

Huzurla uyuyabilirmiydi artık. Uyusundu, sabah erken kalkacaktı. 

Sevgiyle.